Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge
GT
GD
C
H
L
M
O
a
GT
GD
C
H
L
M
O
age
/eɪdʒ/ = NOUN: yaş, çağ, yaşlılık, devir, asır, reşit olma, erginlik;
VERB: yaşlandırmak, yaşlanmak, ihtiyarlamak, yıpratmak, kocamak;
USER: yaş, yaşı, yaşın, yaşına, yaşını
GT
GD
C
H
L
M
O
and
/ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de;
USER: ve, ile, ile
GT
GD
C
H
L
M
O
be
/biː/ = VERB: olmak, var olmak, bulunmak, tutmak, durmak, mal olmak, anlamına gelmek;
USER: olmak, olabilir, olması, olarak, olduğu, olduğu
GT
GD
C
H
L
M
O
birthday
/ˈbɜːθ.deɪ/ = NOUN: doğum günü, yaş günü;
USER: doğum günü, doğum, birthday, günü, doğum günüm
GT
GD
C
H
L
M
O
celebrate
/ˈsel.ɪ.breɪt/ = VERB: kutlamak, anmak, övmek, ayin yapmak, göklere çıkarmak, yönetmek, aşai rabbani ayinini yönetmek, bayram yapmak;
USER: kutlamak, kutlama, kutluyoruz, kutlayacak, günü kutlamak
GT
GD
C
H
L
M
O
day
/deɪ/ = NOUN: gün, gündüz, zaman, dönem;
USER: gün, günü, günlük, günün, günde, günde
GT
GD
C
H
L
M
O
don
/dɒn/ = VERB: giymek, giydirmek;
NOUN: bey, öğretim görevlisi, İspanyol efendisi, uzman;
USER: don, değil, öyle, yapma, yapma
GT
GD
C
H
L
M
O
for
/fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle;
CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira;
USER: için, boyunca, for, üzere, üzere
GT
GD
C
H
L
M
O
got
/ɡɒt/ = VERB: almak, edinmek, olmak, elde etmek, getirmek, kazanmak, gelmek, varmak, etmek, başlamak, götürmek, yaptırmak, anlamak, ettirmek, satın almak, yapmak, ele geçirmek, öldürmek, canına okumak, idrak etmek, açığını bulmak, yalanını çıkarmak, kavramak, başına gelmek;
USER: var, aldım, got, lazım, aldı
GT
GD
C
H
L
M
O
happy
/ˈhæp.i/ = ADJECTIVE: mutlu, memnun, kutlu, iyi, mesut, sevinçli, sevindirici, çakırkeyif;
USER: mutlu, mutluluk, memnun, happy, mutlu bir, mutlu bir
GT
GD
C
H
L
M
O
hip
/hɪp/ = NOUN: kalça, kalça eklemi, kıç, kuşburnu, çatı dış açısı, gül tohumu, iç sıkıntısı, kuruntu;
ADJECTIVE: modern, modaya uygun, haberdar, açıkgöz, farkında olan;
VERB: içini sıkmak;
USER: kalça, hip, modern
GT
GD
C
H
L
M
O
hold
/həʊld/ = VERB: tutmak, almak, barındırmak, alıkoymak, çekmek, dayanmak, durmak, kavramak;
NOUN: tutma, tutunma, durdurma, ambar;
USER: tutmak, tutun, basılı tutun, sahip, tutma, tutma
GT
GD
C
H
L
M
O
hooray
/hʊˈreɪ/ = INTERJECTION: Yaşasın!, Hurra!, Yaşa!;
USER: yaşasın, Hooray, oley, hurra, yaşa
GT
GD
C
H
L
M
O
horses
/hɔːs/ = NOUN: at, beygir, aygır, süvari birliği, eroin, sehpa;
VERB: ata binmek, sırtına binmek, at koşmak;
USER: atlar, atları, at, atların, horses
GT
GD
C
H
L
M
O
is
/ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup
GT
GD
C
H
L
M
O
laugh
/lɑːf/ = VERB: gülmek, sevinmek, gülerek neden olmak;
NOUN: kahkaha, gülme, komik, gülüş, saçma;
USER: gülmek, gülmeye, laugh, kahkaha, güler
GT
GD
C
H
L
M
O
many
/ˈmen.i/ = ADJECTIVE: çok, bir hayli, bir yığın;
ADVERB: çok;
NOUN: birçoğu;
USER: çok, birçok, pek çok, pek, çok sayıda, çok sayıda
GT
GD
C
H
L
M
O
more
/mɔːr/ = ADJECTIVE: daha fazla, daha çok;
ADVERB: daha, bir kat daha;
NOUN: çok, fazla şey, fazlalık;
USER: daha fazla, daha, fazla, fazlası, diğer, diğer
GT
GD
C
H
L
M
O
not
/nɒt/ = USER: not-, not, not a, no, not, no, nay, nope;
USER: değil, değildir, yok, olmayan, değildi, değildi
GT
GD
C
H
L
M
O
now
/naʊ/ = NOUN: şimdi, şu an;
ADVERB: şimdi, şu anda, hemen, halen, derhal, acilen;
CONJUNCTION: mademki, -dığından;
USER: şimdi, hemen, geç, artık, anda, anda
GT
GD
C
H
L
M
O
of
/əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li;
USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km
GT
GD
C
H
L
M
O
one
/wʌn/ = USER: one-, one, I, biri, tek, birisi, kimse, bir tane;
PRONOUN: biri, birisi, kimse, olan, kişi;
ADJECTIVE: tek, aynı;
USER: bir, biri, tek, birini, tek bir, tek bir
GT
GD
C
H
L
M
O
promise
/ˈprɒm.ɪs/ = NOUN: söz, umut, vâât, umut verici şey;
VERB: söz vermek, umut vermek, vâât etmek, temin etmek, umutlu olmak, benzemek;
USER: söz, sözü, vaat, sözünü, vaadi
GT
GD
C
H
L
M
O
returns
/rɪˈtɜːn/ = NOUN: hasılat;
USER: döner, getiri, döndürür, geri döner, getirileri
GT
GD
C
H
L
M
O
shy
/ʃaɪ/ = ADJECTIVE: utangaç, çekingen, ürkek, eksik, korkan, sıkılgan, ihtiyatlı;
VERB: ürkmek, çekinmek, atmak, fırlatmak;
NOUN: atış;
USER: utangaç, dururken, çekiniyorlar, shy
GT
GD
C
H
L
M
O
so
/səʊ/ = CONJUNCTION: bu yüzden, yani, için, diye, -ması için;
ADVERB: çok, kadar, böylece, öyle, o kadar, böyle, pek, de, da, demek, şöyle, demek ki, öyleki, aynen;
NOUN: sol;
USER: bu yüzden, çok, böylece, kadar, yani, yani
GT
GD
C
H
L
M
O
stand
/stænd/ = VERB: durmak, ayakta durmak, direnmek, kalmak, dayanmak, dikilmek, çekilmek, ayağa kalkmak, katlanmak, bulunmak, üstlenmek, karşı koymak, desteklemek, göğüs germek, devam etmek, ısmarlamak, sineye çekmek, kanıtlamak, ihtiyaç duymak;
NOUN: sehpa, yer, ayak, duruş, durum, ayaklık, dayanma, direnme, tribün, durak, kürsü, hal, katlanma, işyeri, tezgâh, ekim alanı, ayaklı askılık, ormanda yetişen ağaç;
USER: durmak, standı, öne, ayakta, bekleme
GT
GD
C
H
L
M
O
t
/tiː/ = USER: t, mi, Sal, Pe, t Kaydedilen
GT
GD
C
H
L
M
O
tell
/tel/ = VERB: söylemek, anlatmak, bildirmek, demek, haber vermek, emretmek, ayırt etmek, açığa çıkarmak;
USER: söylemek, anlatmak, söyle, haber, söyleyecektir
GT
GD
C
H
L
M
O
the
GT
GD
C
H
L
M
O
this
/ðɪs/ = PRONOUN: bu;
ADVERB: böyle, bu kadar, bu kadar
GT
GD
C
H
L
M
O
time
/taɪm/ = NOUN: zaman, süre, vakit, kere, uygun zaman, tempo, çağ, vade, aralık, doğum zamanı;
VERB: zamanlamak, ayarlamak, zamanlama yapmak, saat tutmak, tempo tutmak, kurmak, süre tutmak, temposunu belirlemek;
USER: zaman, süresi, kez, süre, zamanda
GT
GD
C
H
L
M
O
to
/tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru;
USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç
GT
GD
C
H
L
M
O
up
/ʌp/ = ADVERB: yukarı, yukarıya;
PREPOSITION: yukarı, yukarıya;
ADJECTIVE: ayakta, dik, yükselmiş, çıkmış, olmuş;
NOUN: artış;
VERB: yükseltmek, artırmak;
USER: yukarı, kadar, up, onbirler, fazla, fazla
GT
GD
C
H
L
M
O
us
/ʌs/ = PRONOUN: bize, bizi, biz;
USER: bize, bizi, bizim, bizimle, Lütfen, Lütfen
GT
GD
C
H
L
M
O
ve
/-v/ = USER: ettik
GT
GD
C
H
L
M
O
we
/wiː/ = PRONOUN: biz;
USER: biz, Sizlere, We, bizim, Bu, Bu
GT
GD
C
H
L
M
O
you
/juː/ = PRONOUN: size, sen, seni, sizi, sana, siz;
USER: sen, size, Eğer, sizin, sizi, sizi
GT
GD
C
H
L
M
O
your
/jɔːr/ = PRONOUN: sizin, senin;
USER: sizin, senin, Kaydınızı, Kullanıcı, da, da
40 words